Yıllar önce öldürülen babasından kalan mektubu duyan Baran, soluğu Lice dağlarındaki köyünde alır. Geçmişten gelen mektubu eline aldığında, yıllar önce öldürülmüş babasının kendisine çizdiği yolda gitmeye karar verir. Düzenli bir işi ve hayatı olan Baran, iç savaşın tüm acımasızlığıyla sürdüğü Halep'e gider. Sozdar, Rojava'nın Serekaniye ilçesinde yaşlı anne babasıyla yaşayan Ezîdî bir kadındır. Dedesi Pir Şengali'nin çağrısıyla ateş altındaki Halep'in Şeyh Maksut Mahallesi'ne gider. Binlerce yıllık tarihin acımasızca bombalandığı Halep Kapalı Çarşı'da Ezîdî inancına ait saklı sırrı bulmak için ölümü göze alarak girdiklerinde, kendilerine rehberlik eden Velid'in ihanetiyle sarsılırlar. Kaybedilen hayatların yanında asıl mesele eksik olan parçayı bulmak için Diyarbakır'a yapmaları gereken yolculuktur. Halep'ten yola çıktıklarında insanların boğazını kesen radikal savaşçıların elinden kurtulmak daha da zordur. Uzun yolculukta Baran babasına ait izler ararken daha öncehiç tanımadığı Ezîdî Kürtleri tanıyacak, tanıdıkça sevecek, sevdikçe uğruna ölümü göze alacağı Sozdar 'la aşk yaşayacaktır. Diyarbakır Ermeni Kilisesi'nin papazı peşlerine düştüğünde, Beyrut sokaklarına oradan İran'ın Tebriz şehrine, Hoy'daki Şemsi Tebrizi'nin mezarına kadar uzanan bir maceranın içinde bulurlar kendilerini. Kara kilise yolunda peşlerindeki İran mafyasıyla kaç sefer ölümle yüz yüze gelirlerse gelsinler, kutsal emaneti Ezîdî tapınağı Laleş'e götürmeye kararlı kahramanlarımız, yollarından vazgeçmeyecektir… Ezîdî Kürtleri, yeryüzünün en barışçı insanları. Taşıdıkları bu masumiyet onların yetmiş iki kez katledilmelerine engel olamadı. Ezîdî inancını yok edemeyenlerin hikâyesiyle birlikte örülmüş, onların sarsıcı, bu çok bilinmeyen kederli, gizemli yolculuğuna eşlik edebileceğiniz eşik bir kitap. "Ezîdîler, ölüm uykusundan uyanmaya başladı" dedirten bu kitapla Bozan Aksoy, yeni bir tarih algısı yaratıp kötülükleri Ezîdî Kürtlerinin kutsal sayıp tapındığı birçok bilinmeyeni bütün renkleriyle bilince çıkarıyor.
-Halide Yıldırım-