Hat olarak tanınan Harriet Rowland, dizinde başlayan ve nadir görülen bir kanser türü olan osteosarkom tanısı konduğunda 17 yaşındaydı. O sırada Wellington, Yeni Zelanda’daki Queen Margaret College’de öğrenciydi.
Tedavi sürecinde çoğunlukla yalnızdı; arkadaşları ona destek olsalar da bazen Hat’in yeni hayatını anlayamıyorlardı. Ta ki John Green’in romanı The Fault in Our Stars’ta kanserle yaşamak hakkında dürüstçe ve açıkça konuşan bir kız olan Hazel Grace karakterine âşık olana kadar. Onun gibi, Hat de hayatın hem iyi hem de kötü yönde değiştiğini fark etti: Aşık olmak ve hastanede kalmak gibi. Hayatta hâlâ keşfedilmeyi bekleyen ne kadar çok mutluluk olduğuna şaşırmıştı.
Hat, yolculuğu boyunca My Experience of Walking the Dog (Köpek Gezdirme Deneyimlerim) adlı bir blog tuttu ve oradaki yazılarının yazarla birlikte düzenlenip bir araya getirilmesiyle bu kitap ortaya çıktı. Peki, blogun ismi nereden geliyordu? Ailesi, kanserin bir köpek gibi olduğunu söylemişti: Kendi bahçesinde durduğu sürece sorun yoktu ama Hat’in köpeği dışarı çıkmıştı. İşte bu, onun beklenmedik hikâyesidir.