1800’LÜ YILLARDA üzüm bağları ile meşhur olan Fransa’da tıpkı günümüzde olduğu gibi çeşitli salgın hastalıklar kol geziyordu.
Bu hastalıkların neden kaynaklandığı konusunda çılgın fikirler vardı. Kimileri kötü kokuları sorumlu tutuyor, kimileri de insanların durduk yere hastalandığını iddia ediyordu. Elbette bu inanışların hiçbiri hastalıklara çare olamıyordu.
İşte tam da o günlerde bir Fransız kasabasında on iki, on üç yaşlarında, cılız bir genç yaşıyordu. Şarkı söylemeyi, balık tutmayı ve resim yapmayı çok seviyordu. Çizdiği harika portreler dışında göze çarpan bir yeteneği yoktu.
Louis Pasteur adlı bu çocuğun bir gün büyüyüp o dönem insanlığı telef eden amansız hastalıklara mikropların neden olduğunu bulacağını, geliştirdiği aşılar sayesinde yüz binlerce insanın hayatının kurtulacağını, dünya çapında ünlü bir mikrobiyolog ve kimyager olup adının mikrop avcısına çıkacağını henüz kimsecikler bilmiyordu.
Bu kitap, işte o sıradan görünümlü çocuğun nasıl büyük bir bilim adamına dönüştüğünün çarpıcı öyküsünü anlatacak.