Sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum, sevdiklerimi elden yitirdikçe küçülüyorum, irademin güçlenmesi, hüznümün büyümesine engel olmuyor.
Akıl hastanesine girmeden önceki gece ne yaptığını anlatmak istiyordu. Dinlemek; eğilmek belki de, alçak tavanlı bir evde yaşamak ya da yıkanmak, kim bilir belki de anlatmak.
Tamamlanma ölümdür. Somun cıvataya sıkıca kenetlendiğinde, kılıç kanla birlikte kına girdiğinde, tohumun verdiği çiçek yapraklarını döktüğünde…
Çölde güneş doğduğunda insanlar gölgelere tapar.İnce kumun yavaş yavaş tüm gövdelere hâkim olacağı düşünülür.
Derenin akışındaki şarkıyı değiştirmek istersen taşların yerini değiştir, sesleri değişecek ve her nota birer taşa dönüşecek sakuraların altında.
Yage adında bir bitkiyi arayan hayalperest, gündoğumunda bitkiyi yemiş, altı saat bedeninin dışında olduğu söylenir. Bunu okuyunca bizim İzmirliler yeni açılan parktaki Meksika kaktüsünü dibinden kesip, sonra da bir kılıfa sokup eve getirmişler. Kaynatıp içmişler suyundan, ölümü bekledik iki gün boyunca dediler. Sınırlar sivridir; öç alan kılıç kadar keskin, ittifak pürüzsüzdür; durgun su gibi sakin.
Geri dönüş yoluna ister istemez girer her yolcu, hem ileri hem geri giderek tamamlar çemberi. Zil çalar ve sınıflarına koşturur öğrenciler, naralar atarak düşmana at süren savaşçılar, öğrenirler ölümü; ya şefkatle içirilmiş zehirle ya da acımadan doğrayan bir kılıçla!
Dinleyen olduğunda, şarkı yuvasına ulaşmış olur.