Mezeci Çırağı; Pirinç Hanı esnafının, yoksulluk ve aşk acısıyla örülü hikâyesini, bir çocuğun sessiz tanıklığıyla anlatırken, aynı zamanda yaşanmışlıklardan beslenen kahramanlarının dünyasında umut veren bir yolculuğa davet ediyor.
1970’li yılların Bursa’sında Pirinç Hanı, büyük avlusundaki çınarın etrafında sıralanan; ayakkabıcısından dökümcüsüne bir avuç esnafın dostluklarının, kavgalarının, kahkahalarının en derinden yaşandığı mekândır artık...
Henüz oyun ile işin ayrımını tam yapamayan Mezeci Çırağı Özkan ise, üç tekerlekli seyyar arabasıyla hayata tutunan babası Mezeci İsmail Hakkı'nın yanındaki ücretsiz iş gücüdür.
Bir yandan çokça devirdiği askıların azarını işitirken, bir yandan ayrı bir telaşla akan hanın günlük yaşamını sessizce kaydetmektedir.
Her biri diğerinin hayatına dokunan esnafın, aşk acısı, gariplik, çaresizlikle örülen duygu dünyası Mezeci İsmail Hakkı’nın masasında demlenirken; Mezeci Çırağı sarsıcı bir sonla dile gelerek yüreğinizde iz bırakıyor istemeden!