Martıya Uçmayı Öğreten Kedi’nin yazarı Luis Sepúlveda’dan yine sevgi ve dostluk üzerine sıcacık bir öykü...
Küçük bir çocuk olan Maks ile kedi Miks’in yolları bir kestane ağacının dallarında kesişti, bir daha da birbirlerinden ayrılmadılar. Fakat bir gün, Miks’in gözleri görmez oldu ve artık zamanının tümünü evde geçirmeye başladı. Evde yalnız olduğu bir gün, beklenmedik bir misafirin kapısını çalmasıyla her şey değişti. Miks, bu küçük misafirine bir isim vererek onun hayattaki en büyük dileğini gerçekleştirdi. Küçük misafiri de gözlerini Miks’e ödünç verdi ve Miks artık dünyayı küçümen arkadaşının gözleriyle görmeye başladı. Bu sıradışı dostluk ikisini de çok mutlu ediyordu, çünkü şunu çok iyi biliyorlardı: “Gerçek arkadaşlar sahip oldukları en güzel şeyleri paylaşırlar.”