Kafka, henüz yirmi üç yaşında olan ve çeviri işiyle uğraşan Milena’yla tanıştıktan sonra öykülerinden bazılarını Çekçeye çevirmesini kabul eder. Mektuplaşmaya başlarlar ve ilişkileri tutkulu bir aşka dönüşür, ama aşılamayacak engeller nedeniyle ancak birkaç ay sürer. Kafka ile Milena bu süre içinde yalnızca iki kez buluşurlar ve aralarındaki bağ esas olarak, Werther’in ya da Kierkegaard’ınki gibi bir mektup aşkı olarak kalır.
Mektuplar baştan sona bu aşk hikâyesini; umut ve umutsuzluk, mutluluk ve mutsuzluk, küçük düşme ve çaresizlik keşmekeşini anlatıyor.
“Aslında bu, hayaletlerle kurulan bir ilişki, yalnızca alıcının hayaletiyle değil, göndereninkiyle de; hayalet, yazan kişinin elinin altında, yazdığı mektupta gelişiyor, ya da bir mektubun bir diğerini desteklediği ve onu tanık olarak gösterebildiği bir dizi mektupta.”