Artık ana akım moda sistemi sürdürülemez.
Küresel değer zincirinde yer bulan “hızlı moda” sorumsuz üretim ve tüketim süreçleri ile ekolojik dengeyi altüst ediyor. Her sezon milyonlarcası atık haline gelen giysiler, iş gücünün ucuz olduğu ülkelerde, adil olmayan, ağır ve kötü koşullarda köleleştirilen tekstil işçileri ya da çocuk işçiler tarafından üretiliyor. Her yıl birkaç kez değişen trendlerle yaratılan “kullan-at” tüketim döngüsü, giyilmeyen kıyafetlerle dolu gardıroplara ya da hiç satılmadan doğrudan çöpe giden milyonlarca giysiye neden oluyor.
Yavaş Moda, bu irrasyonel gidişe ciddi bir alternatif; ekolojik, sürdürülebilir, adil ve etik bir moda anlayışını tasarım, üretim, tüketim ilişkisi üzerinden yeniden örüyor. Bu harekette insana verilen değerin artması amaçlanıyor ve üretimde daha özgün, doğa ile barışık, el emeğinin değer gördüğü, uzun ömürlü ürünlerin çoğalması sağlanıyor. Böylelikle “yavaşlık” ana akım moda sistemine eleştirel bir bakış açısı kazandıran etik ve aktivist bir yaklaşım olmanın ötesinde, tepeden tırnağa ve doğrusal hareket eden güç dengelerine meydan okuma potansiyeli ile döngüsel ve dayanışmacı ekonomi modelinin de zeminini hazırlıyor.
Şölen Kipöz, moda dünyasında yazıları ve eserleriyle, dünyada da öncü olan ve geleceği müjdeleyen yeni bir moda anlayışının yaratıcı yazarlarının arasında yerini çoktan aldı. Elinizdeki kitap onun editörlüğünde Britanya’da yayınlandıktan sonra dilimize kazandırıldı. Hiç şüphe yok ki talep, üretimi de belirleyecektir. İnsani ölçekte üretim ve dayanışma ekonomisi ile değiş tokuş, belki de gıda ile beraber en yüksek ivmeyi moda alanında yakalayacak. Şölen Kipöz bu umutla yazdı. Stiller değişirken, modacıların hedef kitlesi de beklenti ve satın alma alışkanlıklarını değiştiriyor; ne güzel.