'Zigetvar sahasında dağ ve gök Zülfikar kılıcının şeklini alarak yatarlarken, hilalin nazlı yükselişi yorgun Kanunî’ nin zihnine serin alevler vererek bir nebze coşturmuştu. Bilal’in ezanı kulağında uğuldarken, Hâlid’in nârası, Saad’ın satveti Kâbe’nin kokularıyla karışarak bir bad-ı sabanın kollarında gelip hüzünlü bir ferahlıkla etrafını aldı, kutlu bir davetin müjdesini getirdi.
Hasta Padişah için uzun geçen bir geceden sonra sabaha karşı toprak üzerindeki karanlık örtü canavardan kaçan sürüler gibi dağılırken, onun ardından bembeyaz gümüşî sabah perdesi son bir kere daha yeryüzüne geriliyordu.’
Osmanlı’ yı gücünün ve ihtişamının doruğuna çıkararak Viyana kapılarına kadar dayanan, Anadolu’ dan Hristiyan Avrupa’ nın göbeğine aralıksız akınlar düzenleyerek dünya haritasını yeniden şekillendiren, Akdeniz’ i tam bir ‘’Türk Gölü’’ haline getiren, Süveyş’ te kurduğu donanma ile Kızıldeniz’ i ve Kutsal Mekke-Medine topraklarını emniyet altına alan, 71 yaşında ve hasta bir haldeyken bile ordusunun başında sefere çıkan, Zigetvar kalesi’ nin zaptı sırasında top sesleri arasında şehid olan SULTANLAR SULTANI…