Bereketli bir ilk sayıdan sonra Post Öykü yeni yılda yeni sayısıyla raflarda yerini aldı. Remzi Şimşek’i yayın kuruluna ekleyen dergi, yolculuğuna eksilmeyen bir heyecanla devam ediyor.
Serhat Aslaner’in “Ömrünü İstibdada Mukavemetle Geçirmiş Bir Tali’siz: Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi Bey Merhumun Ardından” yazısıyla katkıda bulunduğu Amak-ı Hayal dosyasında N. Ahmet Özalp “A’mâk-ı Hayâl” Nasıl Yanlış Tanıtılabilir? diyerek kitaptaki yazım hatalarının altını çiziyor. Nurseli Gamze Korkmaz ise Campbell’den de yardım alarak “Raci’nin Sonsuz Yolculuğu”nu anlatıyor.
Zeynep Ekşi Özel, Farsçadan Zoya Pirzad’ın ‘Karşı Bank’ öyküsünü çevirirken, dergide geçen sayıda olduğu gibi bu sayıda da Holst ve Barthelme çevirilerine yer veriliyor. “Elli Karakter Atölyesi”ne katılan Betül Sezgin, Osman Cihangir ve İsmail Isparta’nın yanı sıra Arda Arel, Güray Süngü ve Ertuğrul Emin Akgün özgün öyküleriyle dikkati çekiyor. Remzi Şimşek, Saflık ve Tesla isimli öyküsünün yanı sıra diğer dergilerdeki öyküleri inceleyip izlenimlerini okuyucuya sunuyor.
Her metnin bir hikayesi olduğuna hatta hikayelerimizle var olduğumuza inanan yayın kurulu bu sayıda şiir ve roman hikayelerine yer veriyor. Ali Emre Mehmet Akif’in ‘Kocakarı ile Ömer’ şiirini kaleme alırken Işık Yanar ‘Şemsiye Tamircisi’ romanının hikayesini yazıyor. Sıkıntısız bir İlhami Algör söyleşisine yer veriliyor dergide. Arda Arel, Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku romanı geçtiğimiz günlerde sinemaya uyarlanan İlhami Algör’le samimi ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Aynı samimiyette Necip Tosun seksenli yıllarda tuttuğu günlüklerin bir kısmını okuyucu ile paylaşıyor.
Cemal Şakar’ın öyküdeki “gerçeklik” kavramını postmodernist çerçevede irdelediği makalesine ek olarak Selman Bayer’in hakikate ulaşmada sanatın bir yol olup olmadığını sorgulayan yazısı okuyucuyu bekliyor. Abdullah Başaran’ın ‘Genç Gaspard Winckler’in Acıları: Sahte Resimde Hakikat’ başlıklı makalesi ve Habil Sağlam’ın Fransızcadan çevirdiği Michel Tournier’in ‘Vampirin Uçuşu’ makalesi okuyucuya sunulan diğer makaleler.
İlk sayıda “postumuzu serdik” diyen Post Öykü ikinci sayısıyla da kaybolmaya pek niyeti olmadığını ispatlıyor.