ANASAYFA POPÜLER E-KİTAPLAR YENİ E-KİTAPLAR YAYINCILAR KATEGORİLER

Şebnem - Sayı 196

Kolektif Erkam Yayınları


35,00 TL

Satın al

Bu e-kitap için kiralama seçeneği mevcut değil.


Okuyabileceğiniz formatlar

PDF formatı
Okuyabileceğiniz platformlar


Künye


Ürün Kodu
2071234648007

ISBN
-

ISBN (Basılı Kitap)
-

Yayınlanma Tarihi
2021-05

Sayfa Sayısı
41

Dergi
Şebnem (2021-05) #196

Dil
Türkçe

Kategoriler
DİN / İslam / Genel

Kitap Hakkında

Muhterem Okuyucularımız;

Hastalıklı bir çağda yaşıyoruz. Bu cümleyle kastettiğimiz şeyin, son bir buçuk yılda dünyayı istilâ eden salgın süreci olduğu düşünülmesin. Evet, o da bir hastalık ve gerçekten kurulu bütün düzeni alt üst etmiş durumda. Ancak biliyoruz ki, bir müddet sonra geçip gidecek, belki unutulacak bile…

 

Bu salgından daha kötü, daha köklü ve müzmin nice illetlere mübtelâyız. Meselâ bütün dünyayı sarmış olan inançsızlık, ahlâksızlık, bencillik, menfaatperestlik, tenperestlik, konfor, ırkçılık, dünyaya bağlanma, İslâm düşmanlığı vb. hastalıklar… İşte bunlarla yaşamaya o kadar alıştık ve bu hastalıkları o kadar çok kanıksadık ki, hiçbirinin varlığı ve çokluğu maalesef bizi rahatsız etmez bir hâle geldi.

 

Allâh’a inanma, O’nun emrettiği şekilde yaşama nîmetinden mahrum insanların ürettiği ve dayattığı bir küresel sistem içinde yaşıyoruz. İnsanlar arasındaki münasebetleri, devletlerin birbiriyle ve insanlarla olan ilişkilerini düzenleyen bu küresel güç, kendi inançsız ve ahlâksız yapısını bütün insanlığa bir kalıp gibi giydirmek istiyor. Ona karşı durmak için büyük bedelleri göze almak gerekiyor.

 

Onların gözünde en tehlikeli yapı; sağlıklı işleyen bir âile ve bu mutlu âilelerden oluşmuş sağlam bir toplum… Bu sebeple işleri güçleri âiledeki dengeleri sarsmak, bir ferdi diğeri aleyhine kışkırtmak; insanların fıtratları ve genleriyle oynayarak bütün her şeyi tekrar ve geri dönülmez bir şekilde târumâr etmek…

 

Kadını evin dışına, erkeği evin içine sokmak isteyen bu zihniyet; çocukların her birini ayrı ayrı kumanda etmenin derdinde… Her yaşa ve zevke uygun eğlenceler düzenleyerek zamanın geçişini hızlandırmak; gözleri ve gönülleri olup bitenden, değişmez hakikatlerden uzaklaştırarak istediği şekilde sömürmek… Bebek beşiğinden itibaren tabiî gıdalardan hazır mamalara, gerçek annelerden sunî telefon bakıcılarına teslim edilen nesil; ilerleyen dönemde ise kim olduğunu bir türlü bilemesin isteniyor. Bu sebeple anne-baba sevgi ve terbiyesinden uzak, kadın mı erkek mi olduğu hakkında bile tereddütler yaşayan; üretim, tüketim ve eğlence dışında başka bir şey bilmeyen bir makinenin çarklısına dönsün isteniyor.

 

Böylesi güdümlü bir insan topluluğunun gündeminde ise, öteler ötesiyle ilgili hiçbir şey yok! Ne Allah inancı, ne âhiret… Saygı, sevgi, ahlâk, fedakârlık ve hizmet ise, modası geçmiş kavramlar… Maalesef dünya çapında büyük bir oyunun tam ortasındayız. Yavaş yavaş ısıtılan tencere içinde, olup biteni hissetmeden, kavrulup gidiyoruz. Zehirli bir hava var, bütün atmosferi kuşatmış ve herkes az çok bu zehirden teneffüs ediyor.

 

Gelin, tekrar îmanımızı kuşanalım. Bize dayatılan inanç, ahlâk ve anlayışları, kısaca hayat tarzını bir kez daha sorgulayalım. Eğer bize teklif ettikleri daha insanî ise, hepimiz daha mutlu olacaksak, tamam… Ama bugün sadece kenarından hissettiğimiz bu ucûbe, bizim bugünlerimizi bile aratacak hâle dönüşürse, o zaman iş işten geçmiş olmaz mı?

 

Gelin, hep birlikte âileye sahip çıkalım. Üzerinde türlü oyunlar oynanan kadınlarımıza, erkeklerimize, çocuklarımıza, yaşlılarımıza, kısacası insanımıza, îmanımıza ve değerlerimize sahip çıkalım. Dahası toprağımıza, suyumuza, havamıza, gıdamıza… Kaybettiğimiz ne varsa, hepsine ve tekrar sahip çıkalım.

 

Terk ve ihmal ettiğimiz, görmediğimiz şeyler kaybolmaya mahkûm… Yarın çok geç olmadan, bugün henüz iş işten geçmeden…