Bizleri yoktan yaratan Rabbimize sonsuz hamd ü senâ, Âlemlere
rahmet olarak gönderdiği Rasûl-i Ekrem’e yeryüzüne inen yağmur
taneleri adedince salât ü selâm, âline, pâk ehl-i beytine, ashâb-ı
güzîne ve cümle etbâına tahiyyat ve selâmdan sonra…
***
İlk eserimiz için takdim yazısını 20 Nisan 2006 tarihinde yazmıştık.
Yani yaklaşık üzerinden altı yıl geçmiş. Rabbimiz, nasib etti, sağlık
ve âfiyet lutfetti; biz de Şebnem Dergisi’ndeki yazılarımıza devam
ettik. Şimdi bu yazıları derleyip toplayıp tekrar bir eser hâlinde takdim
etmeye karar verdik.
Daha önce küçük bir kitapçık hâlinde neşredilip birkaç baskısı
yapılmış olan “Hâtıralar Geçidi”ni olduğu gibi bu eserimizin başına
aldık. Çünkü oradaki yazı ve sohbetler, bu kitabın ana bölümlerini
ve mayasını oluşturmaktadır. Zira merhum Mahmud Sâmî Ramazanoğlu
ve Mûsâ Topbaş Efendilerimiz hakkında kaleme almaya çalıştığımız
“Örnek Hayatları” ilgili hâtıra ve notlar, kitabın bütünlüğü
6 Sohbet-i Ârifân
için gereklidir. Eğer onlar bu kitabın içinde yer almamış olsaydı, kitapta
bir eksiklik oluşacaktı.
Bu eserde yer alan diğer bölümlere gelince, ikinci bölüm “Eskimeyen
Sohbetler” başlığı altında sunulmuştur. Bu bölümdeki yazılar,
Şebnem Dergisi’nin -2006 Haziran’ından 2012 Aralık ayına kadarmuhtelif
sayılarında yer alan yazı ve sohbetlerin bir araya getirilmiş
hâlidir. Dergide yayınlanış sırasına göre bunları yerleştirdik. Her ne
kadar mevzu gereği, birbirine yakın konular yer alsa da, tamamıyla
birbirinin aynısı şeklinde yazılar yer almamasına dikkat ettik.
Üçüncü bölüm, muhterem Halime Demireşik’in bizimle yapmış
olduğu bir röportajdan oluşuyor. Bu röportaj da Şebnem Dergisi’nin
49 ve 50. sayılarında (Ocak-Şubat 2009), iki bölüm hâlinde yayınlandı.
Bizi tanımak, bizimle tanışmak ve bizim vesilemizle büyüklerin
dünyasına adım atmak isteyen okuyucularımıza, bu röportajı dikkatle
okumalarını tavsiye ederiz.
Son bölümde ise, muhterem zevcim, hayat yoldaşım Mehmet
Topcu Bey’in bir-iki dergiye vermiş olduğu röportajları ekledik. Böylece
büyüklerin kervanında beraberce geçirdiğimiz bu ömrün ve
bu ömür boyunca edindiğimiz intibâ ve hâtıraların hakkını vermek,
gençlere düşen vicdânî borcumuzu ödemek istedik.
Şunu belirtmemiz gerekir ki, bizim üç kuşak boyunca tanıştığımız,
görüştüğümüz ve kendilerinden istifade ettiğimiz Allah dostları,
burada dile getirdiklerimizden ibaret değil!.. Onların mânevî
hâlleri, sohbet ve irfan mektepleri “insanları hâl ile irşad” üzerine kurulmuş.
Biz bu “sohbet-i ârifân”dan, kendi meşrebimizce ve kendi kabımızca
bir şeyler devşirmeye çalıştık. İnşâallah, farkında olmadan
bir hata irtikab etmiş olmayız. Fakat okuyucularımıza gönül rahatlığı
ile şunu söyleyebiliriz ki, burada derlediklerimiz, bizim sözlerimiz
değildir. Bunların hemen hepsi, sohbetlerinden istifade ettiğimiz
büyüklerin sözleridir. Eskilerin dediği gibi, “Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı
Zahide Topcu - Mehmet Topcu 7
kelâmdır; yani büyüklerin sözleri, sözlerin büyükleridir”. Rabbim,
cümlemizi, bu kıymetli sözlerin mânevî değerlerinden hissedâr
eylesin. Kendileriyle bu dünyanın sayılı nefeslerinde birlikte olduğumuz
gibi, âhirette de onlarla ve onların gerçek dostları olan nebîler,
sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraber bizleri cem etsin.
Bu büyük kervanın ardından gücümüz nisbetinde, yavaş yavaş,
ama kararlı bir şekilde takipçisi olmaya çalıştık. Rabbimiz, son nefesimizde
de bizi kendi rızası yolundan ayırmasın. Bizi, râzı olduğu ve
kendisinden râzı kıldığı kulları arasına dâhil eylesin. Âmin.
Zâhide Topcu/Mehmet Topcu
Erenköy, 20 Ocak 2013