“İmparatoriçe Raziye; hutüvv ve fildişleriyle bezenmiş, elmas, zümrüt ve daha pek çok değerli mücevherlerle süslü, altından yapılmış tahtına hüzünlü bir sessizlikle oturmuş, tacını da kısa kesilmiş saçlarının üzerine gelişigüzel takmıştı. Titremesinin arasından tek sözcük dökülmesine izin vermediği, genç ve etli dudaklarını kanatırcasına ısırıyordu.
Bir eli, kucağına aldığı kırmızı ipek kumaşla kaplanmış minderi görünmez düşmanının boğazıymış gibi sıkarken; diğer elindeki kılıcın ucuyla da, sanki az önce uğradığı zehirleme girişiminin sorumlusuymuş gibi, yerdeki ipek halıyı hırpalıyor, genişleyip daralan burun deliklerinden aldığı kısa soluklarla da, yaşadığını kendi kendine kanıtlamaya çalışıyordu.” Sultan Raziye, tarihteki ilk Müslüman Türk kadın hükümdardır.
Bundan yaklaşık sekiz asır önce Hindistan'da yaşanan görkemli ama bir o kadar da hüzünlü bir hikayenin adıdır aynı zamanda. O, vefasızlık, iftira ve ihanet kadar gerçek, aşk kadar sıra dışı bir hikayenin kahramanı olarak yaşadı, hüküm sürdü, ihanete uğradı ve öldürüldü. Elinizdeki bu roman, İslam coğrafyasında daha önce hiç yaşanmamış bir olaya ışık tutuyor ve Müslüman Türk bir kadının tahta geçmesiyle Hindistan'da hüküm süren Türk İmparatorluğu'ndaki değişimleri, olumlu ve olumsuz tepkileri siz okurlarla buluşturuyor.
Türk tarihinin fazla bilinmeyen ya da özellikle saklanan Sultan Raziye dönemine yapacağınız bu yolculuktan keyif almanız dileğiyle…