Tanrı'ya yolculuk adını verdikleri bir yolculuğa çıktılar. Bu bir göçtü; bir yolculuk ve bir savaştı. Her türden insan yürüyüşe katıldı; lordlar ve serseriler, silahlı adamlar ve köylüler, asil leydiler ve bar fahişeleri. O zamanın tarihçilerinden biri "Türlü türlü insanların ve seçkin prenslerin tüm o muhteşem varlıklarını ve eşlerini ve çocuklarını bırakmaya razı olup, ölümü küçük görerek bilinmeyen bölgeleri aramak için yola düşmesi" diyordu, "hiç duyulmamış bir şeydi." Tanıdıkları ve bildikleri dünyadan İsa'nın Kabri'ni serbest bırakmak için Asya'ya doğru yürüyorlardı. Tanrı'nın iradesi dışında hiçbir kral tarafından yönetilmeyen o vaat edilmiş topraklarda yaşamak istiyorlardı. Elbiselerinin omuzlarına haç işareti dikilmişti ve bu yüzden onlara "haçlı" ya da "haç taşıyanlar" diyorlardı.
Günümüzde biz de onlara Haçlılar diyoruz. Pek çoğu yolda öldü ama kalanlar devam etti ve üç yıl sonra hedeflerine vardılar: Deniz Aşırı Topraklara. Burada yolculukları son buldu ama diğer Haçlılar onlara katılmak için ortaya çıktı. İlk defa farklı diller konuşan ve şimdiye kadar birbirlerinden ayrı kalan Hıristiyanlık aleminin tüm insanları ortak bir girişim için birleşmişlerdi. Hıristiyan alemi kılıcını İslam'a karşı kaldırmıştı ve savaş üç yüz yıldan fazla sürdü ve iki milyona yakın insan hayatını kaybetti. Bu yolculuğu başlatmış çoğu lider olan onlarca adamın yol boyunca ne gördüklerinin ve ne yaptıklarının ve İsa'nın Kabri'nde başlarına ne geldiğinin hikayesidir.
(Tanıtım Bülteninden)