Anlattıkça sıra dağlar gibi yükseliyordu. Ne kesik bacağı kaldı ne koltuk değnekleri.
Ne yüzünde yanıklar kaldı,
Ne alnında kırışıklar.
Devleşti, yüceldi.
Gözlerinden ateş saçılan bir kartal kesilip, gerdi kanatlarını yurdun üzerine. Karanlıkta donmuş gibi duran mezar taşlarının tümü birden yeşil bereli birer asker olup canlandırlar.
Pınarın nazlı çığıltısı ile tarihin derinliklerinden coşup gelen nal sesleri, kılıç sesleri, at kişnemeleri... Birbirine karıştı.
(Arka Kapak)