Nâzım Hikmet, başyapıtı Memleketimden İnsan Manzaraları’nda 1908’den 1945’e kadar uzanan bir zaman diliminde üç yüzden fazla karakter üzerinden Türkiye’nin hikâyesini anlatır. 70 yıl aradan sonra, Nâzım’ın insan manzaralarından esinlenerek Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen proje kitapta, bu sefer insanlardan kendi hikâyelerini anlatmalarını istedik. Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor tıpkı Paul Auster’ın Babamın Tanrı Olduğunu Sandım’da topladığı radyo hikâyeleri gibi radyoda seslendirildi. Aile hikâyeleri, aşk ve delilik üzerine hikâyeler, toplumsal-kültürel-etnik kimlik hikâyeleri, hayvanlara, köye, taşraya ve şehre dair hikâyeler, yaşam ve ölüm, toplumsal ve siyasal olaylar, yardımlaşma, dostluk, yoksulluk hikâyeleri... Hepsi de Türkiye’nin hikâyeleri. Gerçekten yaşanmış ya da Oğuz Atay’ın deyişiyle, “hayat-ı hakikiye hikâyeleri”. Yaşandılar, yazıldılar. Anlatıldılar, anlaşıldılar. Şimdi sıra paylaşılmalarında...