21. yüzyıl, “Milenyum” edebiyatıyla, kapitalizmin şerefine patlatılan ideolojik havai fişekleriyle karşılandı. Tarihin sonu ilan edilmişti. Sosyalizmin çöktüğü, geleceğin kapitalizmden başka seçenek içermediği yüksek sesle ilan edilmişti. Ama 2008’de, dünya finans piyasalarının kalbinde, Wall Street’te yaşanan sarsıntı, Lehman Brothers adlı yatırım bankasının çöküşü, kapitalizmi uçurumun eşiğine getirdi. “Tek geleceğimiz”in kendisi yok olmaya yüz tutmuştu!
Düzenin ekonomistleri bu olayı bir yol kazası, bir “küresel finansal kriz”, geçici bir "düzeltme" olarak sundular. Marksistler ise bunun çabucak aşılabilecek bir sapma ya da salt bir “finansal kriz” olduğunu yadsıdılar. Daha ilk günden devasa bir ekonomik kriz ile karşı karşıya olduğumuzu belirttiler. Beş yıl sonra dünya ekonomisinin hâlâ içinde bulunduğu kırılgan durum kimin haklı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Sungur Savran, bu kitabında, içinden geçmekte olduğumuz krizin kapitalist üretim tarzının tarihinde daha evvel sadece iki kez yaşanmış bir “Büyük Depresyon” (ya da “Buhran”) olduğu tezini işliyor. Bütün büyük depresyonlar gibi, bu Üçüncü Büyük Depresyon da ekonomide başlıyor, ama ekonomide bitmiyor. Savran’a göre, kapitalizmin gelişmesinde yeni bir dönem açılmıştır. Bu dönem, dünya çapında büyük siyasi, ideolojik ve askeri altüst oluşlara zemin hazırlıyor. Bir taraftan sınıf mücadelelerinin ve devrimci atakların, bir taraftan da faşizmin ve başka türden gericiliklerin yükseleceği bir dönemdir. Güney Avrupa ülkelerinde ve Arap dünyasında yaşanan büyük kitlesel mücadele ve devrimlerde olduğu gibi, Türkiye’de “Gezi Parkı” adıyla anılan halk isyanının arka planında da bu dinamik vardır.
Savran, “kapitalizmdir, krizini aşar” türü bir otomatizme karşı çıkıyor. 20. yüzyılın Büyük Depresyon’unda krizin aşılmasının yolunun Nazizm ve İkinci Dünya Savaşı olduğunu hatırlatıyor. Bugün de ya kapitalizm yıkılacaktır, ya da insanlık bir kez daha barbarlık tehlikesiyle yüz yüze gelecektir.