Ermeni Soykırımı gerçeği, yüz yıl sonra, sorumluların çaresiz siyasal ve ideolojik saldırılarla bir kez daha kapatmak istedikleri yalan mahzenini parçalayarak hayatımızdaki yerini alıyor. Bu kitap, Ermeni halkının maruz bırakıldığı kapsamlı ve çok boyutlu yok etme politikasının asla başaramadığı bir sonucu sergilemek istiyor. Bu coğrafyanın sosyal ve kültürel tarihine derin kökleriyle etkide bulunmuş olan Ermeni halkının kaybedilmiş olması, onların yarattığı eserleri, arkada kalanlara emanet ettikleri büyük sanatsal, edebi ve siyasal zenginliği yok edememiştir. Soykırım, uygulayıcılarını ve onların temsil ettikleri halkları yoksullaştırmış, karanlıkla yoğrulmuş bir kibir içinde kendi benliklerini de şaşırmalarına, kendilerini sürekli yeniden bozup inşa etmeye çalışmalarına yol açmıştır. Derlenen yazılar, bu gerçeğin tarihsel köklerini ve siyasal nedenlerini açıklamanın yanı sıra, “bizim kaybettiklerimiz” üzerine bir hesaplaşmayı da sunmaktadır.