15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye, milletin desteğini arkasına alan güçlü bir irade ile varoluş savaşına girişti. PKK/PYD, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı topyekun mücadele başlattı.
Bu mücadele hem siyasi hem de sosyal anlamda bir hazırlık gerektiriyordu. Cumhur İttifakı ve Türkiye ittifakı bu amaçla şekillendi. Türkiye’nin menfaatini önceleyenler devlet ve milletin bekası için bir araya geldi. Farklılıkları bir kenara bırakarak güçlerini birleştirdiler.
Ancak bu mücadele için sadece birlik olmak da yetmiyordu. Daha önceki terör operasyonlarında ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda tecrübe edildiği üzere milli muharebe araçları olmadan siyasi irade yetersiz kalıyordu. Türkiye, son yıllarda yaptığı güçlü hamlelerle yerli ve milli savunma sanayiinde atağa kalktı. Milli silahların etkin olarak kullanılmaya başlanmasıyla birlikte Türkiye, terörle mücadelede kendi göbeğini kendi kesebilecek duruma geldi.
Bu sayede Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında büyük başarı elde edildi. Barış Pınarı Harekatı ile bu başarı tescillendi. Çok geniş bir alan, tahminlerin ötesinde bir hızla teröristlerden temizlenerek güvenli hale getirildi.
Sadece sahada PKK-YPG ve DEAŞ ile mücadelede başarılı olunmadı. Operasyonun başlamasıyla birlikte iki büyük küresel güç ABD ve Rusya ile de mutabakata varıldı. Bu iki mutabakatın gidişatı siyasi irade tarafından dikkatle takip ediliyor.
Biz de Kriter’in bu ayki sayısında Barış Pınarı Harekatı’na ve akabindeki gelişmelere odaklandık.
Barış Pınarı Harekatı’nın Suriye’nin geleceğine etkilerini Murat Yeşiltaş yazdı. Harekat sonrası bölgenin geleceğini Talha Köse ile konuştuk. Kadir Üstün Türkiye-ABD mutabakatını analiz ederken Hakan Çopur Amerikan siyasetçilerin Türkiye’ye yaklaşımını ele aldı. Bora Bayraktar ve Bercan Tutar Rusya ile yapılan mutabakatın maddelerini ve Barış Pınarı Harekatı’na yaklaşımını irdeledi. ABD’nin ve Batı medyasının DEAŞ üzerinden kurguladığı tutumu farklı boyutlarıyla Kutluhan Görücü yorumladı.
Kısa sürede başarıya ulaşan harekatın askeri ve teknik boyutunu Murat Aslan, Yusuf Alabarda ve Necdet Özçelik kaleme aldı. Hukuki boyutunu Mert Hüseyin Akgün inceledi. Suriye Milli Ordusu’nun harekata katkısını ise Ömer Behram Özdemir yazdı.
Harekat küresel çapta büyük bir yankı uyandırdı. Bünyamin Bezci Almanya’nın, Belkıs Kılıçkaya Fransa’nın, Haydar Oruç İsrail’in, Serhan Afacan İran’ın, Filiz Cicioğlu AB’nin, Turan Kışlakçı Arap Birliği’nin, Mehmet Çağatay Güler ise Türk dünyasının harekata verdiği tepkileri analiz etti.
İçeride ise Barış Pınarı Harekatı’na büyük bir toplumsal destek var. Recep Şentürk, Cengiz Tomar, İhsan Aktaş, Fadime Özkan ve Mustafa Öztop bu desteğin toplumsal kodlarını inceledi.
Harekata karşı sanat çevrelerinin tutumunu Oğuzhan Bilgin yorumlarken Metin Erol ve Kevser Hülya Akdemir harekatın medyaya yansımasını ele aldı. Kitaplık’ta ise Mehmet Akif Memmi harekatın arka planını anlamaya yardımcı olacak kitapları anlattı.
Gelecek sayıda görüşmek üzere.